On yılı aşkın süredir var olmasına rağmen, Sinopale geleneksel anlamda bir kurum değil. Gerçekten de her şeyden önce bir ağdır. Elbette dışarıdan içeri girince bu çok yönlü ve organik yapıyı anlamamak sinir bozucu olabilir ama zamanla ne kadar dinamik olabildiği anlaşılır hale gelir. Bienalin her edisyonu bir sonuçtan çok bir izdir. Her edisyon bir hikayede bir bölüm; bir olay; hem yerel hem de uluslararası olarak davet edilen sanatçıların çoğunlukla yerel zanaatkarlar, terziler, organizasyonlar, fırınlar ve yaklaşık yirmi gönüllü ile birlikte sanat eserleri ürettikleri sürekli yaratımda olan bir sergi haline geliyor. “Mekana özgü” ve “sürdürülebilir” çağdaş sanatta moda sözcükler haline gelirken, Sinopale özünde süreç temellidir ve bu nedenle, katılan sanatçıların çoğu için yıllar boyunca bir üretici, bir platform ve de bir imtihandır. Bu nedenle, 8. edisyon için, önceden yer almış birkaç sanatçıyı süreçlerini yeniden gözden geçirmeye ve Sinopale’de ya da sonrasında ortaya çıkan olayları bir dizi çevrimiçi görüşmede düşünmeye davet ediyorum.