Karanlık bir odada bir masa önünde oturmaya davet ediliyorsunuz. Önünüzde karton bir kutu; bunun arkasında arkadan yansıtılmış bir film var. Masaya doğru ne kadar eğilirseniz, kutuya yansıtılmış olan yanıp sönen imgeyi o kadar rahatlıkla görebilirsiniz.
Kısa film sürekli döner ve bunun sesi film p rojeksiyonundan yansıyan ışıkla aydınlatılmış devinim halindeki nesnelerden çıkar. Bu nesnelerin etrafa yayılan gürültüsüne onların manyetik alanının yükseltişmiş sesi eşlik eder. İmge ve ses kaynağı genellikle gizlidir. Gördüğünüz şey, tuval üstünde hareket eden gölge oyunu ve soyut desenlerdir.
Sesin bir bölümü sanki kutunun içinde yaratılıyormuş gibi duyulurken, bir bölümü dirseklerinizi masaya dayayıp kulaklarınızı kapattığınızda algılanır. Masanın altındaki ses tetikleyiciler masayı bir ses dağıtım yüzeyine dönüştürür. Daha alt düzeydeki frekansları ancak fiziksel olarak masaya yaklaştığınızda, gövdeniz aracılığıyla duyabilirsiniz. İçeride ve dışarıda, uzaklık ve yakınlık, ışık ve karanlık. Eğer işitmek istiyorsanız kulaklarınızı tıkayın. Bu yapıt Laurie Anderson’un El Telefonu Masası işine gönderme yapmaktadır.