Bu proje Italo Calvino’nun “Görünmez Şehirler” inden esinlenmiş ve “Gizli Kent” adını almıştır.
“Marco Polo, geceler boyu Cengiz Han’a gezdiği kentleri anlatmıştı. Cengiz Han ise bu kentlerin öykülerini dinlerken, kendi fethettiği o büyük kentlerden daha büyük bir haz duymuştu. Çünkü Marco Polo’nun kentleri büyük savaşlarla, kahramanlıklarla vb. anlam kazanmış kentler değildi; kişisel anılardan, öykülerinden ve duygulardan oluşuyordu. Yani Marco Polo, kentlerin dış görünümlerinden değil, ruhundan söz ediyordu. Hele bu kentlerden biri vardı ki, Marco Polo tarafından Cengiz Han’a hiç anlatılmamıştı. Bu kent, Venedik idi. Cengiz Han son gece Marco Polo’dan bu kenti anlatmasını istediğinde, Marco Polo’nun ona verdiği yanıt çok ilginçti:
Şafak sökmüştü ki:
-Efendimiz, bildiğim bütün kentlerin hepsini anlattım sana, dedi.
-Hiç sözünü etmediğin bir kent kaldı.
Marco Polo başını eğdi.
-Venedik, dedi Han.
Marco gülümsedi. –Bunca zaman ne anlattım sanıyorsun ki sana?
İmparator istifini bozmadı: -Hiç duymadım oysa adını andığını.
Ve Polo: -Ne zaman bir kent anlatsam Venedik’le ilgili bir şeyler söylüyorum.
-Sana başka kentleri sorduğumda onları anlatmanı isterim. Venedik’i sorduğumda da Venedik’i.
-Diğer kentleri anlatmak, farklılığını kavramak istiyorsam gizli bir ilk kentten yola çıkmak zorundayım. Benim için bu, Venedik.”
“Invisible Cities”, Italo Calvino
Belli ki Marco Polo’nun anlattığı tüm kentler Venedik’ten bir şeyler taşıyordu. Açıkçası, görünmeyen bir kent, tüm kentlere anlam veriyordu. Bu hikayeden yola çıkarak, Sinoplu, ama şimdi her biri başka kentlerde yaşamakta ve üretimlerini de oralarda yapan sanatçılar, çalışmalarının içine kendiliğinden sızmış “Sinop duygu”sunu saptayacak ve bunu birlikte gerçekleştireceğimiz söyleşide yorumlayacaklar.