Yunanca kökenli Pneuma (ruh, esinti, soluk, hareketlenmiş hava) kelimesi, insani bir gücü nitelemenin yanısıra kozmolojik bir prensibe de işaret eder. Sözcük anlamına göre Pneuma maddi anlamda düşünülen beden temelinde hareketli hava demek. Stratmann PNEUMA adlı işinde biçim ve içerik olarak bu anlama atıfta bulunuyor. Avluya ve eski Çocuk Islahevi’nin pencerelerine gösterişsiz beyaz plastik torbalar yerleştiriyor. Binanın içindeki ve etrafındaki hava akımından dolayı bunlar rüzgarla dans ediyor ve nefes alıp verir gibi görünüyor.
Eski Çocuk Islahevi’nin duvarları ve hücreleri eskiden tevkif edilmiş çocuk ve gençlerin kaderini halen sezdiriyor. Beden hapsedildiğinde ve alışık olduğu hareket özgürlüğü elinden alındığında geriye ne kalır? Kişi tutuklu olsa bile düşünceleri hür kalabilir mi? Başkalarıyla yaptığı düşünce sohbetlerinden ve toplumsal alışverişten tamamen yoksun, yalıtılmış durumdaki bir insanın gelişimini sürdürebilme imkanı var mıdır? Ruh ve beden birbirinden bağımsız mıdır? Sanatçı, Sinopale için oluşturduğu ikili yerleştirmesinde bu soruların peşinden gidiyor.
Hapishane avlusunda bildik plastik torbalardan oluşan şiirsel görünümlü bir yerleştirme bulunuyor. Torbaların her birinin üzerinde DÜŞÜNMEK kelimesinin 60 dildeki karşılığı yazılı. Rüzgarda dalgalanan bu beyaz bayrak denizi, sadece üzerinde yer alan DÜŞÜNMEK kelimesinin çok sayıdaki tercümesiyle bile, muhtemel düşünmelerin çeşitliliğini ve değişken zenginliğini gösteriyor. İkinci enstalasyonsa, Islahevi’nin ikinci katındaki parmaklıklı pencerelerde gerçekleştirilmiş. Sinopale’ye hazırlık sürecinde sanatçı, Sinop’a tatile gelenlere ve yerel halka, düşünceleriyle ilgili sorular sormuş ve onlardan cevaplarını alışveriş torbalarının üzerine yazmalarını rica etmiş. Bu yazılar, hiç açığa çıkmamış, bu kasvetli mekanda duyulmadan kaybolup gitmiş ve ebediyete kadar unutulmuş birçok düşünceyi temsilen, şimdi orada asılı duruyor.
Eski Çocuk Islahevi’ndeki yerleştirmeyi üstüne henüz bir şey yazılmamış plastik torbalardan oluşan bir tomar tamamlıyordu. Bu torbalar serginin pek çok ziyaretçisi tarafından kullanıldı ve onların yerleştirme ile mekanın özelliği hakkındaki spontane tepki ve duygusal yorumlarıyla donatıldı.
Roland Stratmann’a ayrılan bölümde naylon poşetlerin üstüne yazarak yanıtlanmak üzere katılımcılara yöneltilen sorular:
Şu anda ne düşünüyorsunuz?
Son zamanlarda üzerinde sıkça düşündüğünüz şey nedir?
Son 24 saat içinde düşündüğünüz en önemli şey neydi?
Şu anda ne düşünmeyi yeğlerdiniz?
Hakkında en fazla düşünmek istediğiniz şey nedir?
Hakkında hiçbir şey düşünmek istemeyeceğiniz şey ne?
Birisiyle paylaştığınız en son düşünce neydi?